ANNEME MEKTUP
Anneciğim,
hep sana, seni ne kadar çok sevdiğimi,
küçücük yüreğimdeki kocaman yerini
anlatmak istedim...
Ama başaramadım!
hep sana, seni ne kadar çok sevdiğimi,
küçücük yüreğimdeki kocaman yerini
anlatmak istedim...
Ama başaramadım!
Çünkü hiç anlamaya çalışmadın. Bir gün bahçeden sana çiçek topladım. Bardağa koydum sana getiriyordum ki, bardak birdenbire elimden düştü, kırıldı. Çiçekle sana sevgimi anlatacaktım. Kırılan bardak için, o kadar bağırdın ki bir daha kimseye çiçek vermemeye yemin ettim.
Anne, benim küçücük yüreğimde herkesi sevecek kadar yer vardı... Ben herkesi çok seviyordum. Ama sen, insanların hep kötü olduklarını, onlara güvenilmemesi gerektiğini söyledin. Ben de artık insanları sevmiyorum.
Anneciğim, bir türlü küçük kafam almıyor; bana, başkasına vurmayı sen öğrettin... Ben doğduğumda vurmayı bilmiyordum ki, neden şimdi kardeşime vurmama kızıyorsun. Ben ona vurunca, elime vuruyorsun. Anne, babamı hiç sevmiyor musun? Hep beni onunla korkutuyorsun, onu sevmemi istemiyor musun?
Ben bir şeyi bağırmadan istersem, vermiyorsun... Bağırarak istersem, veriyorsun. O yüzden ben de hep bağırarak, ağlayarak istiyorum. Hem de dediğini yapmak için, bağırmanı bekliyorum. Biliyor musun seni bağırtmak hoşuma gidiyor. O zaman benimle ilgilendiğini düşünüyorum.
Anne, sana güzel haberim var... Artık yemeklerimi yiyeceğim. Bir an önce büyümek istiyorum. Neden mi? Seninle konuşurken, yukarılara bakmaktan bıktım. Artık boynum ağrıyor. Eğer büyümem daha çok sürecekse, neden sen çömelerek benimle konuşmuyorsun? O zaman kendimi daha iyi hissedeceğim. Konuşurken gözlerini görmek istiyorum. Gözlerinin derinliğinde sevildiğimi anlamak istiyorum.
Anneciğim, neden, o çok sevdiğin arkadaşlarının çocuklarına, kendi eşyalarını vermiyorsun? Onlara, oyuncaklarımı vermekten hoşlanmıyorum. Oyuncakları bana mı yoksa arkadaşlarının çocuklarına mı alıyorsun? Onlar kırınca kızmıyorsun; ben kırınca, “Sende hiç insaf yok mu?” diye beni cezalandırıyorsun. Artık ona da çözüm buldum; kırınca saklayacağım ve başkaları kırmış gibi, misafirler gelince sana göstereceğim.
Anne, beni neden dinlemiyorsun? Benim çizgi kahramanlarım, kırılan oyuncağım, kaybolan kalemim neden seni ilgilendirmiyor? Beni de senin şefin, arkadaşının yeni aldığı çanta ilgilendirmiyor. Onları dinlemek istemiyorum. Senin beni dinlemeni, onların benim için ne kadar önemli olduğunu anlamanı istiyorum. Sadece, büyüklere ait şeyler mi önemlidir?
Anne, yeni bakıcımı hiç sevmedim... Saçlarını senin taradığın gibi taramıyor. Bana eski bakıcımın baktığı gibi şefkatle bakmıyor. Anne, sen bana neden şefkatle bakmıyorsun?
Anne, evdeki eşyaları, sehpayı, kül tablalarını, televizyonu kıskanıyorum; onları kırmak, yok etmek istiyorum... Onlar olmazsa, beni daha çok seveceğini düşünüyorum. Hem de rahatça, onları kırma korkusu olmadan, evin içinde koşup oynayabileceğim. Onları temizlemek için ayırdığın vakti bana ayırmıyorsun. Demek ki onları benden daha çok seviyorsun.
Anneciğim, evde oynamaktan bıktım... Dışarıda koşup oynamak, minik su birikintilerine ayağımı sokmak, dökerek pasta yemek, elimle makarna yemek, ayranı üstüme dökmek istiyorum.
Anne, ben yaşamak istiyorum... “Yapma!"ların, "Etme!"lerin olmadığı, sevginin çok olduğu, annelerin çocuklarını anladığı bir yer istiyorum.
O yeri bulmak için,
buralardan gitmek istiyorum...
Belki bir kuşun kanadında,
belki bir çiçeğin yaprağında,
belki de bir balığın akvaryumunda.
buralardan gitmek istiyorum...
Belki bir kuşun kanadında,
belki bir çiçeğin yaprağında,
belki de bir balığın akvaryumunda.
Sevgilerimle...
SOL YANIM ACIYOR ANNE
Merhaba anne,
Yine ben geldim.
Merak etme okuldan çıktım da geldim.
Anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
Ali, "Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder," demişti de
Onun için söylüyorum.
Geçen hafta öğretmen,
"Sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan," dedirte dedirte
Öğretti sağımı solumu.
Ben biliyorum artık anne sağım neresi, solum neresi
Ağrıyan yanımın neresi olduğunu
Şimdi iyi biliyorum anne.
Hani geçen geldiğimde
Şuram acıyor işte şuram demiştim de
Bir türlü söyleyememiştim ya, acıyan yanımı anne
Bak şimdi söylüyorum
Şuram işte...
Sol yanım, çok acıyor anne.
Hem de her gün acıyor anne, her gün.
Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü.
Elinden tutup okula getirdi.
Yakası da danteldi.
Zil çalınca öptü, "Hadi yavrum sınıfa," dedi.
Ben de ağladım,
Ağladım hiç de utanmadım.
Öğretmen, ne oldu dedi.
Düştüm, dizim çok acıyor, dedim.
Yalan söyledim anne.
Dizim acımıyordu; ama, sol yanım çok acıyordu anne.
Bugün ben de saçım örülsün istedim.
Babam ördü ama onunki gibi olmadı.
Dantel yaka istedim.
Babam, "Ben bilmem ki kızım," dedi.
Bari okula sen götür, dedim.
"Kızım, iş..." dedi.
Bende bana ne dedim, ağladım.
"Kızım, ekmek..." dedi babam.
Sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
Ha bi de sol yanım, yine çok acıdı anne.
Herkesin çorapları bembeyaz, benimkiler gri gibi.
Zeynep, "Annem beyazlara renkli çamaşır katmadan yıkıyormuş," dedi.
Babam hepsini birlikte yıkıyor.
Babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
Uff babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme.
Üzülmesin diye söylemiyorum ama
Arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor.
Biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne.
Hava kararıyor, ben gideyim anne.
Babam bilmiyor, kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
Duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
Kim bozuyor toprağını,
Çiçeklerini kim koparıyor?
İzin verme anne, ne olur toprağına el sürdürme.
Eve gidince aklıma geliyor, bi de bunun için ağlıyorum anne.
Bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım.
Biliyor musun anne her gelişimde aldığım topraklarını
Şu kavanozda biriktirdim.
Üzerine de resmini yapıştırıp başucuma koydum.
Her sabah onu öpüyor kokluyorum.
Kimseye söyleme ama anne
Bazen de konuşuyorum onunla.
Ne yapayım seni çok özlüyorum anne.
Ha unutmadan...
Öğretmen, "Yarın anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız," dedi.
Ben, babama yazdıracağım.
Öğretmen anlarsa çok kızar ama bana ne, kızarsa kızsın.
Ben seni hiç görmedim ki neyi, nasıl anlatacağım anne.
Senin adın geçince, sol yanım acıyor anne.
Hiç bir şey yutamıyorum.
Bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
Kâğıda da böyle yazamam ya, anne.
Ben gidiyorum anne,
Toprağını öpeyim, sen de rüyama gel beni öp.
Mutlaka gel anne,
Sen rüyama gelmeyince,
Sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne.
Sol yanım acıyor anne.
İşte tam şurası,
Sol yanım, çok acıyor anne.
Seni çok özledim,
Anne çoook...
"Sol Yanım Acıyor Anne" Ayla Aydemir
Merhaba anne,
Yine ben geldim.
Merak etme okuldan çıktım da geldim.
Anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
Ali, "Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder," demişti de
Onun için söylüyorum.
Geçen hafta öğretmen,
"Sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan," dedirte dedirte
Öğretti sağımı solumu.
Ben biliyorum artık anne sağım neresi, solum neresi
Ağrıyan yanımın neresi olduğunu
Şimdi iyi biliyorum anne.
Hani geçen geldiğimde
Şuram acıyor işte şuram demiştim de
Bir türlü söyleyememiştim ya, acıyan yanımı anne
Bak şimdi söylüyorum
Şuram işte...
Sol yanım, çok acıyor anne.
Hem de her gün acıyor anne, her gün.
Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü.
Elinden tutup okula getirdi.
Yakası da danteldi.
Zil çalınca öptü, "Hadi yavrum sınıfa," dedi.
Ben de ağladım,
Ağladım hiç de utanmadım.
Öğretmen, ne oldu dedi.
Düştüm, dizim çok acıyor, dedim.
Yalan söyledim anne.
Dizim acımıyordu; ama, sol yanım çok acıyordu anne.
Bugün ben de saçım örülsün istedim.
Babam ördü ama onunki gibi olmadı.
Dantel yaka istedim.
Babam, "Ben bilmem ki kızım," dedi.
Bari okula sen götür, dedim.
"Kızım, iş..." dedi.
Bende bana ne dedim, ağladım.
"Kızım, ekmek..." dedi babam.
Sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
Ha bi de sol yanım, yine çok acıdı anne.
Herkesin çorapları bembeyaz, benimkiler gri gibi.
Zeynep, "Annem beyazlara renkli çamaşır katmadan yıkıyormuş," dedi.
Babam hepsini birlikte yıkıyor.
Babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
Uff babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme.
Üzülmesin diye söylemiyorum ama
Arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor.
Biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne.
Hava kararıyor, ben gideyim anne.
Babam bilmiyor, kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
Duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
Kim bozuyor toprağını,
Çiçeklerini kim koparıyor?
İzin verme anne, ne olur toprağına el sürdürme.
Eve gidince aklıma geliyor, bi de bunun için ağlıyorum anne.
Bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım.
Biliyor musun anne her gelişimde aldığım topraklarını
Şu kavanozda biriktirdim.
Üzerine de resmini yapıştırıp başucuma koydum.
Her sabah onu öpüyor kokluyorum.
Kimseye söyleme ama anne
Bazen de konuşuyorum onunla.
Ne yapayım seni çok özlüyorum anne.
Ha unutmadan...
Öğretmen, "Yarın anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız," dedi.
Ben, babama yazdıracağım.
Öğretmen anlarsa çok kızar ama bana ne, kızarsa kızsın.
Ben seni hiç görmedim ki neyi, nasıl anlatacağım anne.
Senin adın geçince, sol yanım acıyor anne.
Hiç bir şey yutamıyorum.
Bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
Kâğıda da böyle yazamam ya, anne.
Ben gidiyorum anne,
Toprağını öpeyim, sen de rüyama gel beni öp.
Mutlaka gel anne,
Sen rüyama gelmeyince,
Sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne.
Sol yanım acıyor anne.
İşte tam şurası,
Sol yanım, çok acıyor anne.
Seni çok özledim,
Anne çoook...
"Sol Yanım Acıyor Anne" Ayla Aydemir
UYUYAN GÜZEL ANNEYE
Anne, bahar geliyor uyansana
Çık altın eşikte bekle beni,
En güzel tılsımları buldum sana
Koklayabilmek için nefesini.
Yeni açmış şu erik hatırlatır
Bana ağaçları çok sevdiğimi,
Sevginle mi ıslanmış şu sonsuz kır,
O kıra bırakmışsın gözlerini.
Gül güzel annem benim, benim rüyam
İçimden çiçekli bir yol var sana,
Senin yerine biraz ben uyusam
Anne bahar geliyor uyansana.
Ceyhun Atuf Kansu
Anne, bahar geliyor uyansana
Çık altın eşikte bekle beni,
En güzel tılsımları buldum sana
Koklayabilmek için nefesini.
Yeni açmış şu erik hatırlatır
Bana ağaçları çok sevdiğimi,
Sevginle mi ıslanmış şu sonsuz kır,
O kıra bırakmışsın gözlerini.
Gül güzel annem benim, benim rüyam
İçimden çiçekli bir yol var sana,
Senin yerine biraz ben uyusam
Anne bahar geliyor uyansana.
Ceyhun Atuf Kansu
HER ANNE DEYİŞİMDE
Her "anne" deyişimde,
Bir gül süzülür gökyüzünden gönlüme...
Alevden bir lalenin kadehine konan şebnem gibi
Serinletir yüreğimi...
Her "anne" deyişimde,
Hasret deryasındaki sedeflerimin içine
Bir nisan damlası düşer,
İnciye durur yüreğim...
Her "anne" deyişimde,
Saçlarımda bir cennet meltemi
Dupduru ırmaklarda yunup yıkanıyorum,
Aydınlığa eriyorum.
Her "anne" deyişimde,
Ellerim bulutlara eriyor
Dudaklarımda tüllenen düşünceler,
Yıldız oluyor gecemi aydınlatıyor,
Benim canım anneciğim!
Ahmet Yavuz
ANNE
İlk kundağın
Ben oldum, yavrum;
İlk oyuncağın
Ben oldum.
Acı nedir
Tatlı nedir, bilmezdin
Dilin damağın
Ben oldum.
Elinin ermediği
Dilinin dönmediği
Çağlarda, yavrum
Kolun kanadın
Ben oldum
Dilin dudağın
Ben oldum.
Belki kıskanırlar diye
Gördüklerini
Sakladım gözlerden
Gülücüklerini...
Tülün duvağın
Ben oldum!
Artık isterlerse adımı
Söylemesinler bana
'Onun Annesi' diyorlar...
Bu yeter sevgilim, bu yeter bana!
Bir dediğini iki...
Etmiyeyim diye öyle çırpındım ki
Ve seni öyle sevdim, sana
O kadar ısındım ki...
Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim
Gün oldu kırdın...
İncinmedim;
İlk oyuncağın
Ben oldum... Yavrum
Son oyuncağın
Ben oldum...
Layık değildim
Layık gördüler
Annen oldum, yavrum
Annen oldum!
Arif Nihat Asya
FARKINDA MISIN?
Anneciğim bilmem farkında mısın?
Söylenmemiş en mübarek en aziz
Duygularla çepe çevre çaresiz
Sana yöneldiğimin farkında mısın?
Demeden yakın ırak
Bulutlarla savrulup, ırmaklarla akarak
Sana "Anne!" diyen dilleri kıskanarak
Kapına geldiğimin farkında mısın?
Bütün anneleri düşündüm tek tek
Sensin benim için en güzel örnek
Seni dinleyerek, seni severek
Nasıl yüceldiğimin farkında mısın?
Seni göremedim diye bu bahar
İçimden bin türlü duygunun isyanı var
Turnaların gökyüzünü sevdiği kadar
Seni sevdiğimin farkında mısın?
Yavuz Bülent Bakiler
ANNECİĞİM
Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!
Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim!
Necip Fazıl Kısakürek
MASAL
Ellerin miydi anacığım
Sevdikçe yaşatmasını bilen
Bir iyilik meleği gibi
Üstümde şefkat kesilen
Korkmazdım dua ettiğin geceler
Masallardaki sesten
Bir huzur dolardı içime
Gözlerinin maviliğinden
Ninnilerin miydi anacığım
Göz kapaklarıma dökülen
Sendin, anne dedikçe
En yüklü ümitlerle gülen
Ümit Yaşar Oğuzcan
Her "anne" deyişimde,
Bir gül süzülür gökyüzünden gönlüme...
Alevden bir lalenin kadehine konan şebnem gibi
Serinletir yüreğimi...
Her "anne" deyişimde,
Hasret deryasındaki sedeflerimin içine
Bir nisan damlası düşer,
İnciye durur yüreğim...
Her "anne" deyişimde,
Saçlarımda bir cennet meltemi
Dupduru ırmaklarda yunup yıkanıyorum,
Aydınlığa eriyorum.
Her "anne" deyişimde,
Ellerim bulutlara eriyor
Dudaklarımda tüllenen düşünceler,
Yıldız oluyor gecemi aydınlatıyor,
Benim canım anneciğim!
Ahmet Yavuz
ANNE
İlk kundağın
Ben oldum, yavrum;
İlk oyuncağın
Ben oldum.
Acı nedir
Tatlı nedir, bilmezdin
Dilin damağın
Ben oldum.
Elinin ermediği
Dilinin dönmediği
Çağlarda, yavrum
Kolun kanadın
Ben oldum
Dilin dudağın
Ben oldum.
Belki kıskanırlar diye
Gördüklerini
Sakladım gözlerden
Gülücüklerini...
Tülün duvağın
Ben oldum!
Artık isterlerse adımı
Söylemesinler bana
'Onun Annesi' diyorlar...
Bu yeter sevgilim, bu yeter bana!
Bir dediğini iki...
Etmiyeyim diye öyle çırpındım ki
Ve seni öyle sevdim, sana
O kadar ısındım ki...
Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim
Gün oldu kırdın...
İncinmedim;
İlk oyuncağın
Ben oldum... Yavrum
Son oyuncağın
Ben oldum...
Layık değildim
Layık gördüler
Annen oldum, yavrum
Annen oldum!
Arif Nihat Asya
FARKINDA MISIN?
Anneciğim bilmem farkında mısın?
Söylenmemiş en mübarek en aziz
Duygularla çepe çevre çaresiz
Sana yöneldiğimin farkında mısın?
Demeden yakın ırak
Bulutlarla savrulup, ırmaklarla akarak
Sana "Anne!" diyen dilleri kıskanarak
Kapına geldiğimin farkında mısın?
Bütün anneleri düşündüm tek tek
Sensin benim için en güzel örnek
Seni dinleyerek, seni severek
Nasıl yüceldiğimin farkında mısın?
Seni göremedim diye bu bahar
İçimden bin türlü duygunun isyanı var
Turnaların gökyüzünü sevdiği kadar
Seni sevdiğimin farkında mısın?
Yavuz Bülent Bakiler
ANNECİĞİM
Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!
Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim!
Necip Fazıl Kısakürek
MASAL
Ellerin miydi anacığım
Sevdikçe yaşatmasını bilen
Bir iyilik meleği gibi
Üstümde şefkat kesilen
Korkmazdım dua ettiğin geceler
Masallardaki sesten
Bir huzur dolardı içime
Gözlerinin maviliğinden
Ninnilerin miydi anacığım
Göz kapaklarıma dökülen
Sendin, anne dedikçe
En yüklü ümitlerle gülen
Ümit Yaşar Oğuzcan
Anneler İçin Söylenmiş Özlü Sözler
§ Anne ve babalarınızın ihtiyarlığında, yanınıza geldikleri zaman onlara daima iyi ve güzel sözler söyleyiniz. Onları incitmeyiniz ve onlara “öf” bile demeyiniz. (Kuran-ı Kerim)
§ Ana başa taç imiş
Her derde ilaç imiş
Bir evlat pir olsa da
Anaya muhtaç imiş. (Anonim)
§ Anasının babasının kalbini kazanmış olanlara müjdeler olsun ki, Allah onların ömürlerini bereketlendirecektir. (Kur'an-ı Kerim)
§ Kadınlarımız, eğer bir milletin tam anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden fazla aydın ve erdemli olmak zorundadırlar. (Atatürk)
§ Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde kazanılmıştır. (Atatürk)
§ Analık kadının şerefidir. (Atatürk)
§ Uygarlık kadının eseridir. (Atatürk)
§ Ana hakkı ödenmez. (Türk Atasözü)
§ En vefakâr anne Türk kadınıdır. (Atatürk)
§ Cennet anaların ayakları altındadır. (Hz. Muhammed)
§ Hayatta okuduğum en büyük kitap, annemdir. (Abraham Lincoln)
§ Bana, okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız söyleyeyim: Annemdir. (Abraham Lincoln)
§ Hiç bir süs ve elbise bir kadını, analık sevgisi kadar güzelleştiremez. (Brachvogel)
§ Hiç kimse, kollarında bir çocuk tutan anne kadar çekici ve bir kaç çocuk arasındaki bir anne kadar saygıdeğer değildir. (Goethe)
§ Anne kalbi çocuğun okuludur. (H. W. Beecher)
§ Dünyada öğretilen tüm bilgilerin hiç biri, bize bir ananın bir bakışının, bir kelimesinin verdiği şeyi anlatamaz. (Wilhelm Raabe)
§ Bir annenin yüreği, dibinde her zaman bağışlamayı keşfedeceğimiz derin bir uçurumdur. (Honore de Balzac)
§ Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar. (Anonim)
§ Ana başa taç imiş
Her derde ilaç imiş
Bir evlat pir olsa da
Anaya muhtaç imiş. (Anonim)
§ Anasının babasının kalbini kazanmış olanlara müjdeler olsun ki, Allah onların ömürlerini bereketlendirecektir. (Kur'an-ı Kerim)
§ Kadınlarımız, eğer bir milletin tam anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden fazla aydın ve erdemli olmak zorundadırlar. (Atatürk)
§ Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde kazanılmıştır. (Atatürk)
§ Analık kadının şerefidir. (Atatürk)
§ Uygarlık kadının eseridir. (Atatürk)
§ Ana hakkı ödenmez. (Türk Atasözü)
§ En vefakâr anne Türk kadınıdır. (Atatürk)
§ Cennet anaların ayakları altındadır. (Hz. Muhammed)
§ Hayatta okuduğum en büyük kitap, annemdir. (Abraham Lincoln)
§ Bana, okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız söyleyeyim: Annemdir. (Abraham Lincoln)
§ Hiç bir süs ve elbise bir kadını, analık sevgisi kadar güzelleştiremez. (Brachvogel)
§ Hiç kimse, kollarında bir çocuk tutan anne kadar çekici ve bir kaç çocuk arasındaki bir anne kadar saygıdeğer değildir. (Goethe)
§ Anne kalbi çocuğun okuludur. (H. W. Beecher)
§ Dünyada öğretilen tüm bilgilerin hiç biri, bize bir ananın bir bakışının, bir kelimesinin verdiği şeyi anlatamaz. (Wilhelm Raabe)
§ Bir annenin yüreği, dibinde her zaman bağışlamayı keşfedeceğimiz derin bir uçurumdur. (Honore de Balzac)
§ Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar. (Anonim)
ANNELERİN GENÇ KALDIĞI YERLER
Bütün ağlamaların dinmesi gerek bir şiiri yazmak için
Çünkü duyguların dinlendiği yerde başlar şiir
Sevginin üşüdüğü yerde yazı, çocukluğun bittiği
Ve hep genç kaldığı yerde annelerin.
Soluk pencereleriyle o eski evimizin
Şimdi asırlar öncesinden hiç dinmeyen
Aralık kalmış kapısında, biriken karların
Donmuş sıcaklığı, bu yürüyen usulca yüreğime.
Anne işte ben o çocuğum, yüreklerin tepesinden
Senin şarkında ürperen o ince bedenim
Dışarıda karların büyük heykellerle dövüştüğü
Billur penceresinde çizilen, silik düşüncelerin.
Sana bakardım odanın hangi köşesinden
Bir resim takılmış gözlerime, belki gerçek
Sen en mutlu anların resmini çizerdin
Dudaklarında ürperen sessizliği o eski çinilerin.
Şimdi görünmez pencerelerini ovuyorum tozlu anılarımın
Dışarıdayım, kar yağıyor, anne üşüyorum
İçeri al beni, kollarınla sar, ısıt bedenimi
O eski odada, yüklerin tepesinden düşüyor düşüyorum.
Bütün ağlamaların dinmesi gerek bir şiir yazmak için
Çünkü duyguların dinlendiği yerde başlar şiir
Sevginin üşüdüğü yerde yazı, çocukluğun bittiği
Ve hep genç kaldığı yerde annelerin.
Tuğrul Tanyol
Bütün ağlamaların dinmesi gerek bir şiiri yazmak için
Çünkü duyguların dinlendiği yerde başlar şiir
Sevginin üşüdüğü yerde yazı, çocukluğun bittiği
Ve hep genç kaldığı yerde annelerin.
Soluk pencereleriyle o eski evimizin
Şimdi asırlar öncesinden hiç dinmeyen
Aralık kalmış kapısında, biriken karların
Donmuş sıcaklığı, bu yürüyen usulca yüreğime.
Anne işte ben o çocuğum, yüreklerin tepesinden
Senin şarkında ürperen o ince bedenim
Dışarıda karların büyük heykellerle dövüştüğü
Billur penceresinde çizilen, silik düşüncelerin.
Sana bakardım odanın hangi köşesinden
Bir resim takılmış gözlerime, belki gerçek
Sen en mutlu anların resmini çizerdin
Dudaklarında ürperen sessizliği o eski çinilerin.
Şimdi görünmez pencerelerini ovuyorum tozlu anılarımın
Dışarıdayım, kar yağıyor, anne üşüyorum
İçeri al beni, kollarınla sar, ısıt bedenimi
O eski odada, yüklerin tepesinden düşüyor düşüyorum.
Bütün ağlamaların dinmesi gerek bir şiir yazmak için
Çünkü duyguların dinlendiği yerde başlar şiir
Sevginin üşüdüğü yerde yazı, çocukluğun bittiği
Ve hep genç kaldığı yerde annelerin.
Tuğrul Tanyol
0 yorum:
Yorum Gönder