Shakespeare'den Soneler

VAR OLMAK MI YOKSA OLMAMAK MI?
Var olmak mı, yoksa olmamak mı, bütün sorun bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel,
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına,
Yoksa diretip bela denizlerine karşı
Dur, yeter! demesi mi?
Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız
Bitebilir bütün acıları yüreğin,
Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!
Çünkü, o ölüm uykularında,
Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından,
Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
Bu düşüncedir felâketleri yaşanır yapan.
Yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına?
Zorbanın kahrına, gururun çiğnenmesine..


61. SONE
Hayalinle açık kalsın ağırlaşan göz kapaklarım,
Baksın dursun mu istiyorsun ağırlaşan geceye ?
Durmadan bölünsün mü yani sence uykularım,
Sana benzer gölgeler oynaşırken
Gözlerimin önünde?
Yoksa yanıma kendi yerine
Ruhunu mu gönderiyorsun?
Yuvasından böyle uzakta ne yaptığımı gözlesin de,
Ayıplarımı yakalasın,
Nasıl aylaklık ettiğimi görsün,
Kıskançlığına yön versin, hedef göstersin diye.
Yok, yok aşkın büyükse de o kadar da değil şu an
Gözlerimi hep açık tutan, benim aşkım aslında
Benim şaşmaz aşkım yine, diriliğimi bozan,
Durup dinlenmeden bekçilik ettiren senin uğruna,
Senin nöbetindeyim ben,
Başka yerde sen uyanıkken
Benden çok uzaklarda...
Başkalarına yakınken...


116. SONE
Gerçekten seven gönüller arasına engel giremez bence,
Değişen her duruma uyup da, kendi de değişen aşka,
Aşk demem ben asla, ya da ötekini yüz çevirir görünce,
Kendisi de hemen yüz çevirmeye kalkan aşka !
O hiç yerinden oynamaz bir işarettir,
Fırtınalara göğüs gerer, sarsılma nedir bilmez,
Yolunu şaşırmış her teknenin kılavuz yıldızıdır,
Yüksekliği ölçülse de, değerini bilen olmaz,
Zamanın maskarası değildir aşk, al dudaklarla yanakları,
Alıp götürebilir elbet zaman, orağını savurduğunda
Ama aşkı etkilemez onun kısacık saatleri ile haftaları,
Sonsuzluğun eşiğine de dayanır o, zaman karşısında,

Yanlışım varsa eğer ve kanıtlayabilen olursa bana,
Hiç yazmamışım demek ve seven olmamışım bu dünyada.


29. SONE
bakışlarda küçümseyiş okuyorum
yalnızım, bedbahtım, tesellisizim.
gökler sağır, sesim boğuk
ve lanet okuyorum talihime
kıskançlıktan kuduruyorum
kiminin ikbalini
aczimden utanıyorum.
hazlarım iğrendiriyor beni.
o zaman sen geliyorsun aklıma,
ve birdenbire kanatlanıyorum, bir tarla kuşu gibi, mest
içim aydınlıkla doluyor, yükseliyorum yükseliyorum
neşideler söylüyorum hayata,
göklerin eşiğinden
bana ne toprağın çirkinliğinden
insanların zilletinden bana ne?
hatıran öyle sonsuz bir hazine
ve sevgin öyle büyük mutluluk ki dostum!
en mağrur hakanların tacını
hor görüyorum


Korkuyor
İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermedigi için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.

Bütün Mesele Hazır Olmakta
Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin.
Şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz.
Bütün mesele hazır olmakta...
Madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçekten sahibi olmamış, erken bırakmış ne çıkar, ne olacaksa olsun!
(Hamlet'ten)


8. SONE
Sen ki müziksin, müzik dinlerken hüznün niye?
Tatlılar kavga etmez; sevinç, sevinçle coşar.
Sana zevk vermeyene katlanırsın ne diye?
Can sıkanı bağrına basmakta ne anlam var?

Birbirine eş olan hoş seslerin uyumu
Yine de kulağına sıkıntı mı veriyor?
Bil ki ahengin sana tatlı bir sitemi bu:
“Parçaları dinleyip tümü unuttun,” diyor.

Dinle, iyi bir koca gibi, tek bir tel, nasıl
Yaratırsa eşiyle birlikte hoş bir ezgi,
Baba, çocuk ve mutlu ana, yapıyor fasıl:

Kulakları okşuyor tek bir sesin ahengi.
O sözsüz şarkı sanki tek bir ağızdan sana
“Değerin olmaz, “ diyor, “yaşarsan tek başına.” ...Yorumlayın-Paylaşın...

Uçurumlar


UÇURUMLAR

Her gül uçuruma yakındır kimi an
Küser acımasız rüzgârlara
Ya açılır yarı aralık kapılar
Ya kapanır sonuna dek
Bu son isyanın sonunda
Gidilen gümüş bir ova ve süreğen
bir
sis


Daha vakit vardı aslında sevmeye
Atlar uçuşacaktı yeşil orman üstünde
Bir gelincik çiçeği okşar gibi
okşayacaktım
ellerini
Henüz gözlerin yanımdaydı gülüm

Şimdi uzak suların ışıltısı almış seni

Gökyüzünün hüznü sularda akmada

Dağıstan Kılıçaslan
...Yorumlayın-Paylaşın...

Can Dostlarımız | Hayvanlar

Bir kedim var, yumuk yumuk,
Adı pamuk, kendi pamuk.
...
Dostuna dost, aslan kedim,
Gel, mindere yaslan kedim.

4 Ekim 2010, Dünya Hayvanları Koruma Günü. Bu günün anlamı dile getirmek istiyorum bu yazımda.

Can dostlarımız, sevimli arkadaşlarımız deyince aklımıza hemen hayvanlar gelir. Hayvanları sevelim, onlarla ilgilenelim. İhtiyaçlarını karşılayalım ve evimizde hayvan besleyerek onlara dost olduğumuzu gösterelim.

Hayvanlar eski zamanlarda doğada özgür ve yaban olarak yaşıyordu. İnsanlar bazı hayvanları evcilleştirdiler. Onların etinden, sütünden, yumurtasından, balından, gücünden yararlandılar.
Yabani hayvanlar ormanlarda vahşi hayatın içinde kaldı...

Evcil hayvanlar insanlarla beraber yaşamaktadır. Onlarında hakları vardır. Hayvanları her zaman korumalıyız. İyi davranmalıyız.
Masallarda öykülarde hayvanlara çeşitli isimler takılmıştır. Hiç düşündünüz mü bu isimler neden takılmıştır?
Örnek verelim:
Kurnaz tilki, korkak tavşan, aptal karga, kıral aslan, pijamalı zebra, maskeli panda, uykucu koala, sadık köpek, sadık at, minik kuzu, akıllı fare, nankör kedi vb.

Duyarlı bir blogcu olarak, Dünya Hayvanları Koruma Günü'nün anlamını, şiirlerle yansıtmanın en uygun yol olacağını düşündüm.

İnsan ve hayvan ilişkilerini, insanın hayvanlarla dostluğunu, insanın hayvanseverliğini vurgulayan, doğa ve dünya sevgisimizi pekiştiren, aşağıdaki şiirleri seçtim okurlarım için...

PAMUK KEDİM

Bir kedim var, yumuk yumuk,
Adı pamuk, kendi pamuk.
O, cin gibi gözleriyle,
Mırnav mırnav sözleriyle.
Güzel kedim cana yakın,
Fakat kızdırmayın sakın.
Öfkelenir birdenbire,
Kendisini atar yere.
Bir köşeye şöyle siner,
Biraz sonra öfke diner.
Yaklaşır da yavaş yavaş,
Sevgi ister, o yumuk baş.
Dostuna dost, aslan kedim,
Gel, mindere yaslan kedim.

(Rıfat Necdet Evrimer)


YUVA

Sordum bir gün arıya
Yok mu senin bir yuvan
Vızıldayıp gösterdi
Bana koca bir kovan

Dönüp sordum serçeye
Ya seninki nerede
Cik cik dedi benimki
Dal üstünde tepede

Annem bana o akşam
Öğütler veriyordu
Güzel güzel dinledim
Bana şöyle diyordu

Senin yuvan ikidir
Biri okul biri ev
Kıymetini iyi bil
Sev onları çok çok sev.

(...)

KEDİM

Kedim henüz bir yaşında,
Uyuyor soba başında.
Hem cesurdur, hem de kurnaz,
Bir tıkırtı duyar duymaz,
Uyanır aslan kesilir,
Gözleri volkan kesilir.


O geldiği günden beri,
Bizim evin fareleri,
Damdan, tavandan indiler,
Birer deliğe sindiler.

Koşup yakalıyor hemen,
Yuvasından, deliğinden.
Çıkanları diri diri,
Artık bunlardan hiç biri.
Dolaplarıma girmiyor,
Kitaplarımı kemirmiyor.

(Orhan Seyfi Orhon)


NE GÜZELDİR HAYVANLAR

Evimizde yaşarlar,
Elimize bakarlar,
Türlü işe yararlar,
Evcilleşmiş hayvanlar


Ne güzeldir tavuklar,
Folluk dolu yumurtalar,
Hep bal yapar arılar,
Ne güzel şu hayvanlar


Sütlerini içeriz,
Kimisine bineriz,
Öküzle çift süreriz,
Yararlıdır hayvanlar

Kılları var, yünü var,
Süzgün bakar mandalar,
Kedi, eşek ve atlar,
Ne güzel şu hayvanlar

Arabaya koşarız,
Uzun yollar aşarız,
Güçlerine şaşarız,
Ne güzel şu hayvanlar

Ormanları süslerler,
Gece, gündüz öterler,
Bize, dostluk ederler,
Çok tatlıdır, hayvanlar

(Hasan Şen)

KELEBEKLER

Benim adım kelebektir
İşim gücüm eğlenmektir
Kanatlarım tülden ipek
Dolaşırım çiçek çiçek

Kelebekler, ne süslü ne güzel; ama, ne kısa ömürlü hayvanlardır. Onları uçarken gördüğümüzde renklerini, çiçekten çiçeğe konuşlarını hayranlıkla izleriz.
Özgürce uçarlar.

Ömürlerinin ne kadar kısa olduğunun ve birkaç gün sonra bu dünyadan, iz bırakmadan gideceklerinin farkında mıdırlar acaba?
Güzelliklerinin farkında mıdırlar acaba?

Bırakalım, sıcak güneşin altında özgürce uçsunlar onlar.

Kanadı benek benek
Ufacık bir kelebek,
Konmuştu papatyaya
Papatya pek haindi

Birdenbire silkindi
Onu düşürdü çaya
Islanınca kanadı
Kelebek uçamadı

Mâhkum oldu ölmeye.
Bir arı geçiyordu
Hain çiçeğe sordu:
- Niçin öldürdün? diye

Bunu yapıp vesile
O sivri iğnesiyle
Geldi üstünde kaldı
Emerek derin derin

Boğulan kelebeğin
İntikamını aldı!...

(Yaşar Nabi Nayır)





HAYVANLARIN KORUNMASI İÇİN NELER YAPALIM?

1- Zor durumda kalmış hayvanları koruyalım. Onların bakımına yardımcı olalım.
2- Bakımını üstlendiğimiz hayvanların yiyeceklerini, içeceklerini düzenli verelim. Aşılarını zamanında yaptıralım.
3- Hayvanlara eziyet edilmesi, insanlıkla bağdaşmaz. Böyle davranışlar yasalarımıza göre suçtur. Bu suçu işleyenleri uyaralım.


4- Kuşların, karıncaların yuvalarını bozmayalım. Yumurtalarını almayalım. Avlanma mevsimi dışında, kesinlikle av hayvanlarını avlamayalım.
5- Hayvanları korkutmayalım, ürkütmeyelim. Onlara şakadan da olsa eziyet etmeyelim.

6- Bakamayacağımız hayvanları eve almayalım. Biz almazsak, belki bakabilecek biri alır.
7- Yiyecek artıklarımızı, özellikle ekmeği, çöplüğe atacağımıza yakınımızda bulunan hayvan besleyicilerine verelim.

8- Sapanla kuş avlamayalım. Avlamak isteyenlere engel olalım.
9- Yaz sıcaklarında, evcil hayvanlar için uygun yerlere su ve yiyecek koyalım.

...Yorumlayın-Paylaşın...
Related Posts with Thumbnails