ALDIRMA GÖNÜL ALDIRMA
Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma
Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma
Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir gözü
Deniz dibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma
Yukarıya çevir gözü
Deniz dibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma
Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah'a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma
Bir sitem yolla Allah'a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma
Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma
ÇAKIR
Altın saçlarını sıkıca tarar,
Sonra iki örgü yana bırakır;
Ayağında pembe dallı mor şalvar,
Taze gelin gibi süzülür Çakır...
Beyaz ellerine kına yaraşır,
Mavi gözleriyle bir içim sudur.
Efeler onu el üstünde taşır;
Köyün bir tanecik orospusudur.
Çakır'sız olamaz hiç bir eğlence
Herkesin gönlünü kaplar çünkü sis...
Bazan mal olsa da iki üç gence,
Yine Çakır'ını ister her meclis...
Herkesin gönlünü kaplar çünkü sis...
Bazan mal olsa da iki üç gence,
Yine Çakır'ını ister her meclis...
Geniş meydanlarda yakılır çıra,
Çakır nazlı nazlı dokunur 'def'e...
Süt gibi rakıyı sunar Çakır'a
Gür bıyıklı, ateş gözlü bir efe...
Gitgide açılır sırma cepkenler;
Kıllı göğüslerinden süzülür rakı.
Bazan birisinin bağrına girer,
Elma soymak için alınan çakı...
Çakır yılan gibi döner, kıvrılır
-Sırma saçlarında fildişi tarak-
Tabanca çekilir, bıçak sıyrılır,
O döner elini şıkırdatarak...
-Sırma saçlarında fildişi tarak-
Tabanca çekilir, bıçak sıyrılır,
O döner elini şıkırdatarak...
Yalnız bazı kere taze gelinler,
'Bize kocamızı ver!' diye inler...
O zaman Çakır'ın gözü doludur...
O zaman gözünün önüne gelen
Cepheden şehitlik alıp yükselen
İncecik bıyıklı bir yavukludur...
Cepheden şehitlik alıp yükselen
İncecik bıyıklı bir yavukludur...
LEYLİM LEY
Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yârin çıplak ayağına sür beni
Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yârin çıplak ayağına sür beni
Aldım sazı çıktım gurbet görmeye
Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
Ne lüzum var şuna buna sormaya
Senden ayrı ne hal oldum gör beni
Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üztüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
HAPİSHANE ŞARKISI -1-
göklerde kartal gibiydim
kanatlarımdan vuruldum
mor çiçekli dal gibiydim
bahar vaktinde kırıldım
yâr olmadı bana devir
her günüm bir başka zehir
hapishanelerde demir
parmaklıklara sarıldım
coşkundum pınarlar gibi
sarhoştum rüzgârlar gibi
ihtiyar çınarlar gibi
bir gün içinde devrildim
ekmeğim bahtımdan katı
bahtım düşmanımdan kötü
böyle kepaze hayatı
sürüklemekten yoruldum
MELANKOLİ
Beni en güzel günümde
Sebepsiz bir keder alır.
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir tortusu kalır.
Sebepsiz bir keder alır.
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir tortusu kalır.
Anlayamam kederimi
Bir ateş yakar derimi
İçim dar bulur yerimi
Gönlüm dağlarda bunalır.
Bir ateş yakar derimi
İçim dar bulur yerimi
Gönlüm dağlarda bunalır.
Ne kış, ne yazı isterim
Ne bir dost yüzü isterim
Hafif bir sızı isterim
Ağrılar, sancılar gelir.
Ne bir dost yüzü isterim
Hafif bir sızı isterim
Ağrılar, sancılar gelir.
Yanıma düşer kollarım
Görünmez olur yollarım
En sevgili emellerim
Önüme ölü serilir.
Görünmez olur yollarım
En sevgili emellerim
Önüme ölü serilir.
Ne bir dost, ne bir sevgili
Dünyadan uzak bir deli...
Beni sarar melankoli:
Kafamın içersi ölür.
Dünyadan uzak bir deli...
Beni sarar melankoli:
Kafamın içersi ölür.
DAĞLAR
Başım dağ, saçlarım kardır,
Deli rüzgârlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır.
Başım dağ, saçlarım kardır,
Deli rüzgârlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır.
Şehirler bana bir tuzak;
İnsan sohbetleri yasak;
Uzak olun benden, uzak,
Benim meskenim dağlardır.
İnsan sohbetleri yasak;
Uzak olun benden, uzak,
Benim meskenim dağlardır.
Kalbime benzer taşları,
Heybetli öter kuşları,
Goğe yakındır başları;
Benim meskenim dağlardır.
Heybetli öter kuşları,
Goğe yakındır başları;
Benim meskenim dağlardır.
Yarimi ellere verin;
Sevdamı yellere verin;
Yelleri bana gönderin;
Benim meskenim dağlardır.
Bir gün kadrim bilinirse,
İsmim ağza alınırsa,
Yerim soran bulunursa:
Benim meskenim dağlardır.
SON MEKTUP
Ey yâr, bu mektubu aldığın demde
Kara topraklara verdim kendimi
Her şey bana engel oldu alemde
Bir coşkun nehirdim, yıktım bendimi
Benim gönlüm doğuşundan deliydi
Başka dünyaların şaşkın seliydi
Bunun böyle olacağı belliydi
Her şey biter sel yerine döndü mü
Dünya durmaz, bahar olur, kış olur
Belki senin gözün yaş olur
Ben garibim, benim gönlüm hoş olur
Sevdiklerim ayda yılda andı mı
Yıldız olur sana ışık tutarım
Bülbül olur pencerende öterim
Yer altında belki rahat yatarım
Yer üstünde çektiklerim dindi mi
Bülbül olur pencerende öterim
Yer altında belki rahat yatarım
Yer üstünde çektiklerim dindi mi
Şimdi yaşamayı tatlı bulursun
Koşarsın, gülersin, tez yorulursun
Bir gün olur yine bana gelirsin
Deli gönlün yaşamaya kandı mı
Sabahattin Ali
Koşarsın, gülersin, tez yorulursun
Bir gün olur yine bana gelirsin
Deli gönlün yaşamaya kandı mı
Sabahattin Ali
0 yorum:
Yorum Gönder