Okurlarımın, çocuklarımın ve tüm dünya annelerinin Anneler Gününü kutluyorum...
Her yılın mayıs ayının ikinci pazar günü kutlanan bu günün anlamına uygun, kapsamlı bir çalışma bulunsun istedim günlüğümde.
Hem annelere hem de çocuklara yönelik şiirler, güzel sözler ve bir de çocuk oyunu içeren, bu giriş bölümüyle birlikte üç bölümlük bir çalışma çıktı ortaya.
"Bir Anne Olmak" başlıklı bu bölümden sonraki iki bölümün ilkini "Annelerin Sayfası", ikincisiniyse "Çocukların Sayfası" olarak düzenledim (sonraki bölümlerden herhangi birine bakmak isterseniz, ilgili başlık adını tıklayınız).
Bu bölümde, Azeri Şair Bahtiyar Vahapzade'nin 'anne' konulu iki güzel şiirine yer verdim.
"Yine Bir Arzu Kaldı" başlıklı ilk şiirde, annelerin tüm ömürlerini çocuklarına ve onların yetişmelerine adadıkları anlatılıyor.
"Annem Öldü mü?" adlı şiirle, Anneler Gününü, annesi öldüğü ya da yakınında olmadığı için hüzünle geçirecek olanların hüznünü paylaşmak istedim.
Yine Bir Arzu Kaldı
Ananın yüreğinde
Arzular durdu safa
Çocuk gıgıltısını
İşitirken ilk defa
Arzu doğdu arzudan,
Dedi: yavruma kurban
Dor atlar, taylar!
Yavrum ne vakit dil anlar?
Çocuk dil de anladı,
Dil açıldı: Ana dedi
Ana: Her derdin balam
Gelsin bu cana, dedi
Yüzüne güldü cihan,
Arzu doğdu arzudan.
Ana dedi: Ne zaman
Yavrum ayak açacak?
Çocuk ayak da açtı
Sokakta gezdi, kaçtı.
Ana kalbi sığmadı
Ferahından göklere,
Her çocuk adımında
Aferin dedi bin kere.
Arzudan arzu doğdu
Ana dedi: Azdır bu!
Balam da çocuklar gibi
Ne vakit derse gidecek?
Çocuk derse de gitti,
Çocuk dersten de geldi.
Demeyin ki annenin
Arzuları azaldı.
Ana dedi: Azdır bu!
Arzudan arzu doğdu.
Dedi: Balam ne zaman
Mektebi bitirecek?
Yavru mektep bitirdi
Yüksek okula girdi.
Ananın arzuları
Yine de tükenmedi:
Ah… bir tez yavrumun
Düğününü görüm dedi
Arzudan arzu doğdu
O kurtardı, bu doğdu:
Ana bir vakit gördü ki
Ömrün sonuna gelmiş
Arzularının ateşinde
Öz ömrünü eritmiş.
Ana öz yavrusunun
Yolunda can çürüttü
Çocuk, anaya yetişti,
Çocuk anayı geçti.
Ah yine de ananın
Arzuları bitmedi:
Bu arzular, arzular
Anayı terk etmedi.
Düştü elden ayaktan
Ana tamam kocaldı;
Dünyadan göçerken de
Ananın yüreğinde
Yine bir arzu kaldı…
Ana gitti dünyadan
Yavrusunun çiçeklenen
Ömrünün yaz çağında,
Annenin arzuları
Şimdi de tekrar oldu
Yavrusunu büyüten
Yavrunun dudağında.
Bahtiyar Vahapzade
Annem Öldü Mü?
Ne hız ellerini üzdün dünyadan
Balanı tek koyup nereye gittin?
Nasıl yok oluyormuş bir anda insan
Sanki bu dünyada hiç yok imişsin..
Güneş gurub etti, oda karardı...
Bir anda yok oldun sen hayal gibi.
Şimdi düşünürüm senden ne kaldı
Gönlümde hatıran kara hal gibi...
Beni boya başa yetirdin anne
Bize borçlu bildik her zaman seni
Sen beni dünyaya getirdin anne
Bense yola saldım dünyadan seni...
Sen bana beşikte ninni çalmışsın
Bugün ninni çalsam sana ben de mi?
Senin şirin şirin ninnilerini
Sana gaytarayım cenazende mi?
'Uykun şirin olsun' diyerdin bana
'Uykun şirin olsun' diyem mi sana
Gerek ben başına dönüm dolanım,
Beni hayat için, hep uyutanım.
Söyle ölümçün...
Nasıl uyutayım, seni ben bugün?
Bu nasıl dünyadır anlayamam ben,
Cilvesi cürbecür, rengi cürbecür
Dün öz nefesiyle seni işiten
Bugün buza dönüp, taşa dönüptür.
Bu nasıl dünyadır? İnsanoğlunun
Hayali göktedir kendi yerdedir...
Sağken omuzunda hayatın yükü
Ölende cesedi, çiyenlerdedir.
Bu nice dünyadır, bu nice dünya
Ölüm hakikat, hayatsa rüya
Derdimin gamımın ortağı sendin
Niye yüz çevirdin, ya niye benden?
'Derdin bana gelsin,' hani diyerdin
Niye dert ekledin, derdime ya sen?
Annem, kimse seni darıltmamıstır,
Ben seni... Ben seni, darıltan kadar.
Şimdi kime açsam derdimi bir bir
Kim benim derdime, yanar sen kadar?
Evin her yerinde görülür yerin
Gözüm ahtarcıdır anne, ey anne
Balanı tek koyup nereye gittin?
Nasıl yok oluyormuş bir anda insan
Sanki bu dünyada hiç yok imişsin..
Güneş gurub etti, oda karardı...
Bir anda yok oldun sen hayal gibi.
Şimdi düşünürüm senden ne kaldı
Gönlümde hatıran kara hal gibi...
Beni boya başa yetirdin anne
Bize borçlu bildik her zaman seni
Sen beni dünyaya getirdin anne
Bense yola saldım dünyadan seni...
Sen bana beşikte ninni çalmışsın
Bugün ninni çalsam sana ben de mi?
Senin şirin şirin ninnilerini
Sana gaytarayım cenazende mi?
'Uykun şirin olsun' diyerdin bana
'Uykun şirin olsun' diyem mi sana
Gerek ben başına dönüm dolanım,
Beni hayat için, hep uyutanım.
Söyle ölümçün...
Nasıl uyutayım, seni ben bugün?
Bu nasıl dünyadır anlayamam ben,
Cilvesi cürbecür, rengi cürbecür
Dün öz nefesiyle seni işiten
Bugün buza dönüp, taşa dönüptür.
Bu nasıl dünyadır? İnsanoğlunun
Hayali göktedir kendi yerdedir...
Sağken omuzunda hayatın yükü
Ölende cesedi, çiyenlerdedir.
Bu nice dünyadır, bu nice dünya
Ölüm hakikat, hayatsa rüya
Derdimin gamımın ortağı sendin
Niye yüz çevirdin, ya niye benden?
'Derdin bana gelsin,' hani diyerdin
Niye dert ekledin, derdime ya sen?
Annem, kimse seni darıltmamıstır,
Ben seni... Ben seni, darıltan kadar.
Şimdi kime açsam derdimi bir bir
Kim benim derdime, yanar sen kadar?
Evin her yerinde görülür yerin
Gözüm ahtarcıdır anne, ey anne
'Ninem hani?' diyor küçük Azer'in
Ne cevap verem, ona ey ana
Bilmem, bilmem, bilmem bu ölüm nedir,
Hayat var iken?
Nefesin ey anam, hâlâ evdedir
Kendin yer altında, taşa dönmüşsün.
Bugün yedin oldu... Annem yedi gün,
Bizimle beraber ağlar odalar
Sana... Yalnız sana... Sana demek için
Gönlümde ne kadar, bilsen sözüm var.
Annem ısmarlandın anne toprağa
Bu ölüm sineme, çekti dağ benim
Sen benim arkamda benzerdin dağa
Sanki de arkamdan uçtu dağ benim.
Ömrü başa vurdun altmış yaşında
Altmışın üstünde durup yaşında
Artık senin için durupdur zaman
Benimçün dolaşır... Gün olur akşam
Vakit geçer, sen benden uzaklaşırsan
Ben sana, günbegün yakınlaşaram.
"Annem Öldü Mü?" Bahtiyar Vahapzade
Annem ve Ben
Ne kadar da mutlu görünüyor. Her annenin bebeğini büyütürken duyduğu haz ve mutluluk gibi...
Eski günleri düşünüp annemle ilk anımı hatırlamaya çalıştım. Uzun yıllar ötesinden sisler içinde ağaçlıklı bir bahçe ve kuzucukların bağlandığı gibi uzun bir iple dut ağacına bağlanmış iki buçuk üç yaşlarında bir kız çocuğu canlandı gözlerimin önünde. O çocuk benim . Annem mutfakta iş yaparken beni bahçedeki ağaca bağlıyor. Ben ipin uzandığı yerlerde oynuyorum . Annem hem işini yapıyor hem beni kolluyor.
En son anım 1998 yazında, sıcak bir temmuz gününde bir gün onun evinde otururken birden dizlerine yatma isteği duydum. Anne kucağına yatabilir miyim? diye sordum. Olumlu yanıt verince kemikleri belli olan dizlerine yattım. Saçlarımı okşamaya başladı. Tam benim istediğim, özlediğim şeydi. O başımı okşadıkça ne büyük mutluluk duymuştum. Hey gidi günler hey.. . Var mıydın, yok muydun annem.. Ne kadar uzakta kaldı o senli güzel günler...
Annemin evlilik öncesi çekilmiş iki fotoğrafı. Soldakinde, bir bayan arkadaşıyla. Sağdakinde, akrabalardan birinin çocuğuyla.
Sevgili Anneme
"Başımın tacı, gönlümün ilacı annem
Uzun yıllar ötesinde kalan baharım
Her zamandan daha çok sana muhtacım
Yattığın yer cennet bahçesi olsun
Rahat uyu ANNEM, ulu çınarım"
"Başımın tacı, gönlümün ilacı annem
Uzun yıllar ötesinde kalan baharım
Her zamandan daha çok sana muhtacım
Yattığın yer cennet bahçesi olsun
Rahat uyu ANNEM, ulu çınarım"
İnci Arslan
Fedakâr, cefakâr, merhametli, yüreği evlet sevgisiyle dolu annem...
Sen gideli on iki yıl oldu. Bir gün bile sensiz olmadık. Anıların bir gün bile aklımızdan çıkmadı.
Zaman geçiyor. Her acı külleniyor. Senin yokluğun, boşluğun bitmiyor. Daima aramızdasın.
Kızların ve oğlun seni çok seviyor anne... Torunların da...
2 yorum:
"Dünyadan göçerken de
Ananın yüreğinde
Yine bir arzu kaldı…"
Anneler Gününüz Kutlu Olsun, İnci hanım!
Teşekkürler Editörbey..
Annelerin yavrularıyla ilgili arzulşarı hiç bitmez...
Yorum Gönder