HATIRLAMA
Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak
Rüyalarım kadar sade, güzeldin,
Başbaşa uzandık günlerce ıslak
Çimenlerinde yaz bahçelerinin.
Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak
Rüyalarım kadar sade, güzeldin,
Başbaşa uzandık günlerce ıslak
Çimenlerinde yaz bahçelerinin.
Boşanan bir seldi avuçlarından
Bir masal meyvesi gibi paylaştık
Mehtabı kırılmış dal uçlarından
Mehtabı kırılmış dal uçlarından
SELAM OLSUN
Selam olsun bizden güzel dünyaya,
Bahçelerde hala güller açar mı?
Selam olsun sonsuz güneşe, aya,
Işıklar, gölgeler suda oynar mı?
Hepsi güzeldi. Kar, tipi, fırtına,
Günlerin geçişi, ardı ardına.
Hasretiz bir kanat şakırtısına,
Mavi gökte kuşlar yine uçar mı?
Günlerin geçişi, ardı ardına.
Hasretiz bir kanat şakırtısına,
Mavi gökte kuşlar yine uçar mı?
Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan.
Dönmeyen gemiler olduk açıktan,
Adımızı soran, arayan var mı?
Dönmeyen gemiler olduk açıktan,
Adımızı soran, arayan var mı?
BİR GÜN İCADİYE'DE
Bir gün İcadiye`de veya Sultantepe`de,
Bir beste kanatlanır, birden olduğun yerde
Bir kâinat açılır, geniş, sonsuz, büyülü,
Bu günün rüzgârında yıkanan mazi gülü
Dağılır yaprak yaprak hayalindeki suya
Bir başka gözle bakarsın ömür denen uykuya.
Belki en hülyalısı duyduğun masalların
O şafak saltanatı korularda dalların
Her ufku tek başına bekleyen eski camlar
Bir sır gibi ömründen sızdırılmış akşamlar,
Ardıçla kestanenin her yıllık macerası
Harap mezarlıklarda ölülerin duası
Harap mezarlıklarda ölülerin duası
Anlarsın ölüm yoktur geçen zamandan başka.
Ahmet Hamdi Tanpınar
5 yorum:
Biz Üsküdar İcadiye'de oturduk uzun yıllar.. Annemin ölümüne kadar.
Sonra babam oturdu. 2002'ye kadar..
O da 2005 te öldü. Kardeşimin yanındaydı son yıllarında...
Bağlarbaşı'nda kardeşlerim var. Sen de oralarda dolaşmış resim çekmişsin.. Biraz da Avcılar sahile gelip resim çeksene EditörŞey... Olmaz mı?
Olur olur...
(11 Mart 2010 17:32)
"Hatırlama" şiirini Öğretmen Okulu'nda bütün kızlar, şiir defterlerimize yazmış ve ezberlemiştik (Kız Öğretmen Okulu'ydu). Çok sevmiştik.. Hâlâ ezberimde.
Şairin kardeşi Kenan Tanpınar benim Kadıköy Kemal Atatürk Ortaokulu'nda Türkçe öğretmenimdi. Bize "Bursa da Zaman" şiirini ezberletmişti. O da çok güzel bir şiirdi ve çok uzundu... Hey gidi günler heyyyyy.
(11 Mart 2010 17:44)
Tanpınar şiirleri, Edebiyat Fakültesi'ndeyken onu yetiştiren Yahya Kemal'in etkilerini taşır. Daha çok da Ahmet Haşim'den etkilendiği söylenir. Bu kesimdeki şairlerin şiirlerinin müzikal yönü çok fazla etkileyici.
Buradaki "Hatırlama" adlı şiirindeki
"Bir masal meyvesi gibi paylaştık
Mehtabı kırılmış dal uçlarından"
dizeleri hayli etkileyici...
Gece içindeki ayın masallardaki meyveyi andırması, ayın ve ışığının "kırılmış dal" uçlarıyla birleşik görünmesi çok hoş. Belki sevgilisiyle uzandığı yere, daha önce başkaları da uzanmış ve ayı göremedikleri için, manzarayı kapatan birkaç dalı kırmışlardır. Sevginin sürekliliğini vurguluyor gibi.
Zaman çok önemli Tanpınar'da. Zamanı çok katlı ve karmaşık bir akış gibi gören Bergson felsefesinin etkisi bu. Zaman bu felsefede, saatle, günle, ayla ölçülmez. Dünden bugüne, bugünden düne akar durur.
"Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
Tanpınar - Bursa'da Zaman"
Bir de, Tanpınar ve Haşim, annelerini küçük yaşta yitirmiş insanlar.
"Bir günümüz bile sensiz geçmezken
Şimdi mezarına hasretiz anne...
...
Kimsesiz bir akşam, ezelden yorgun
Hüznüyle erirken Dicle de sessiz,
Öksüzlük denilen acıyla vurgun
Bir başka ölüydük bu toprakta biz.
Tanpınar-Annem İçin"
Gereksindikleri sevgiyi doğa içinden üretmeye çalışmışlar. "Sapır sapır dökülen dünyada yaşamanın azabı"na da dikkat çekmişlerdir.
Bu yönleriyle yakınlığım var onlarla. İki yaşındayken Kasımpaşa'dan alınıp memlekete götürülmüşüm. Okumak için İstanbul'a, 6 yaşında yeniden getirildim. Yakınlarımın yanında annesiz, babasız, kardeşsiz, hır gür dolu yoksul ortamlarda, temel korunmadan, sevgiden yoksun, okuyup adam olmaya çalıştım.
İftihar, takdir listelerine alınırdım. Sınıf birincisi hep ben olurdum okullarımda. Başarımı paylaşacak kimsem yoktu yanımda. Öğretmenlerimin gülümsemelerinden, bana ödüller verilirkenki coşkularından anlardım ancak farkımı...
Bugünkü durumumdan yola çıkıp, geçmişe bakınca, görüyorum ki, benim kaderim o günlerde yazılmış çizilmiş, belli olmuş.
Aile ortamının sağlıklı olabilmesi ve bunun sürdürülebilmesi için, anne, baba ve kardeşlerin birbirlerinin yaşayışları kadar, başarı ve başarısızlıklarından haberleri olmalı. Yoksa son gördükleri durumdan bir anlam çıkarmak zorunda kalıyorlar. İster istemez yalnızca elindekilerle ölçüyorlar değerini insanın. Orda kalsalar iyi, kendilerine de yalnızca bu yönden değer biçiyorlar. Günümüzde, sıradan insanların değer ölçüleri belli.
...
(Devamı sonraki Yorumda)
(Önceki -12 Mart2010 tarihli yorumun devamı)
Ortaokul ve liselerdeki, belki en çok da lisedeki edebiyat öğretmenleri etkiliyor insanı. Çoğu kez, geleceğimizi bile belirleyebiliyorlar.
...
Ben ilkokulu bitirdiğimde, "iyi ve orta" dereceyle bitirenleri sınavla, "pekiyi"yle bitirenleri sınavsız alıyorlardı ortaokula. Ben "pekiyi" ile bitirmiştim. Ancak, ilkokulu İstanbul dışında okumuş olanlar alınmıyorlardı İstanbul'daki ortaokullara. Üsküdar Paşakapısı Ortaokulu'nun kalorifercisi babamın tanıdığı biriymiş. Kaloriferci, ailesiyle birlikte Üsküdar Validei Atik Mahallesi'nde oturuyorlardı. Adam, benim yanlarında kaldığımı belirterek, o mahallenin muhtarından ikametgah ilmuhaberi aldı. Üsküdar Kaymakamı'na gittik, bu ilmühaberle. Kaymakam nüfus cüzdanıma işledi bu bilgiyi ve onayladı. O zaman defter şeklindeydi nüfus cüzdanları.
Böylece Paşakapısı Ortaokulu'na kaydımı yaptırdık. Tembel Hacı Mehmet Mahallesi, Küçük Sarmaşık Sokak, Tazı Çıkmazı'nda ev tutuldu. İkinci annemle birlikte orada yaşadık bir süre. İkinci dönem, Paşabahçe'ye taşınınca, bu kez Beykoz OrtaOkulu'na kaydoldum.
Liseyi Haydarpaşa Erkek Lisesi'nde okudum. O yılları da, Üsküdar Şehir Tiyatrosu'nun hemen yanıbaşındaki İsmail Hakkı Sokak'ta geçirdim.
Birkaç ay önce her iki mahalleyi gezmeye ve fotoğraf çekmeye gittim. O günkü evler yok olmuş. İlk mahalledeki evin bulunduğu yerde Çingeneler yurt kurmuş; dört bir yanda yüksek apartmanlar var. Ortalığı çöplüğe çevirmişler. Beni gördüklerinde, sordular ne aradığımı, söyledim. Kadınlar, kızlar şen şakrak... Kahkahalara boğuldular. Biraz yaşlı olanlardan biri, "Yoksa o eski filmlerdeki Ömercik sen misin?" diye sordu. Gülüştük.
İkinci mahallede Çeçen bir delikanlıyla karşılaştık. Eski yaşadığım yerleri görmek isteyişim dikkatini çekti. Editörlük yaptığımı öğrenince, kendi kurdukları dernekte, onların çıkardıkları bir dergiye destek olmamı rica etti ve bu arada bana, bir güzel Türk milliyetçiliği dersi de verdi kendince, bu Çeçen delikanlı.
Üsküdar'ın Sunar ve Yıldız sinemaları, benim ilk sinemalarımdı. Ben kendimi Ediz Hun'a benzetirken, arkadaşlarımsa Cüneyt Arkın'a benzetirlerdi. Yarı şaka yarı ciddi...
Çocukluk masallarımı lisenin başlangıcında yitirmeye, unutmaya başladım. Bugünkü dünya görüşüm oluşmaya o dönemde başladı. İki üç arkadaş, evlerimizi kitaplarla, gazete ve dergilerle doldurmaya başladık. Geç vakitlere dek okur, sabahlara dek tartışırdık. Bilimsel kitaplarımız vardı, öykü, tiyatro kitaplarımız, şiir kitaplarımız vardı. Gerçekten çok yönlü yetiştiriyorduk kendimizi.
Kendi ülkemizle ilgili çalışma, araştırma pek bulamazdık. Çeviri kitapları okuyp, dünyayı anlamaya, tanımaya çalışıyorduk.
Yalnızca şiirler, türküler, şarkılar içinde bulabiliyorduk kendi ülkemizi ve insanlarımızı. Böyle olduğu halde, yine de bizi duyan, gören, dinleyenler, bizim buralı olduğumuz konusunda kuşkuluydular. Bugünkü görüntü, kimin "buralı" olduğunu apaçık gösteriyor.
Eski günlere gittim, senin yazdıkların aracılığıyla İnci...
Elbette isterim, gelip Avcılar çevresinde de fotoğraflar çekmeyi. Hareket olanağı yaratamıyorum bir türlü. Yoksa, senin önerdiğin, benim de düşündüğüm, böylesi şeyler var aklımda. Sözgelimi, BuluşmalarMüzesi (bulusmalar-muzesi.blogspot.com) adlı blogumda, çoğu kendiliğinden oluşan Dostluk Karşılaşmalarımı, o günün birkaç fotoğrafıyla belgeleyip yayımlıyorum.
Teşekkürler.
Bu harika yorumların için çok teşekkür ediyorum.. Hem bilgilendirici, Hem paylaşımcı..
Çalışmalarında başarılarının devamını dilerim..
Yorum Gönder