Zafer Bayramı

Bugün, yalnızca Türkiye'nin değil, bütün dünya tarihinin akışını değiştiren Dumlupınar (Büyük Taarruz) Savaşı'nı 30 Ağustos 1922'de kazanarak büyük zafere ulaşışımızın 88'inci yıldönümü.

Kendini esir etmek isteyen düşman güçlere karşı, kadınıyla, çocuğuyla, ordusuyla büyük bir savaş veren ulusumuz, kazandığı bu önemli savaşla büyük bir 'kurtuluş destanı' yazmıştır.

Bu mutlu günün yıldönümünde, bu zaferi bize yaşatan Atatürk'e, silah arkadaşlarına ve kahraman ordumuza şükran, minnet ve saygılarımızı sunuyoruz.
Zafer Bayramımız hepimize kutlu olsun...
Zafer Bayramı anısına, günün anlamına uygun bir demet şiir sunuyorum.

Bu Vatan Kimin?


Bu vatan, toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır;
Bir tarih boyunca, onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir...

Tutuşup: kül olan ocaklarından,
Şahlanıp: köpüren ırmaklarından,
Hudutlarda gaza bayraklarından,
Alnına ışıklar vuranlarındır...

Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır...

İleri atılıp sellercesine,
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir...

Tarihin dilinden düşmez bu destan:
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı bir yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir...

Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil,
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil,
Topun namlısında görenlerindir...

Orhan Şaik Gökyay


Akdeniz'e Doğru

Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti,
Zaferle kalbimize yazdık cumhuriyeti...

Sakarya'dan su içen o çelik süngülerle,
Yuvaları dağılmış, yılmaz bir avuç erle,

"Hedef Akdeniz, asker!" diyen parmağa koştuk;
Zafer bahçelerinden gül koparmaya koştuk.

Yol gösterdi göklerden bize binlerce yıldız,
Kıpkızıl ufuklardan taştı al bayrağımız;

Koştuk aslanlar gibi kükreyip dağdan dağa,
Canavarlar dişinden vatanı kurtarmaya...

Vahşetlere dikilmiş gözlerimiz dumanlı,
Hürriyete susamış yanık bağrımız kanlı;

Çılgınca atılarak şanlı Dumlupınar'a,
Süngümüzden şan verdik coşkun yıldırımlara...

Sakarya'dan su içen o çelik süngülerle,
Yuvaları dağılmış, yılmaz bir avuç erle,

Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti,
Zaferle kalbimize yazdık cumhuriyeti...

Ömer Bedrettin Uşaklı


Akdeniz'e

26 Ağustos, gece sabaha karşı,
Topların çelik ağzı çaldı bir hücum marşı.

Bu ölüm bestesinin içinde yandı dağlar,
Alt üst oldu siperler, eridi demir ağlar.

Fırtınadan yeleli, yıldırımdan kanatlı,
Alevlerin içinden geçti binlerce atlı.

Çığlıkla, iniltiyle sarsıldı, köşe bucak,
Savruldu gökyüzüne: kafa, kol, gövde, bacak!

Rüzgârlarla atbaşı yarış etti bu akın,
Şimdi yakınlar uzak, şimdi uzaklar yakın!

Akdeniz, ayakları altında ordumuzun,
Mavi bir atlas gibi serilmişti upuzun.

Çekti Kadifekale albayrağını yine,
Güzel İzmir büründü yine eski rengine.

Süngüler ilk amaca tam on dört günde vardı,
O gururlu alınlar yere düşüp yalvardı.

Yusuf Ziya Ortaç



30 Ağustos

Otuz Ağustos...
Ufukta bir duman, bir toz.
Türk süvarisi yürüyor; uzakta,
Top sesleri homurdanmakta.
Köpük içinde, tere batmış atlar...
Bunlar at değil.
Ayaklı kanatlar.

Sisli tepelerde gölgeler boğuşuyor
Gölgeler düşüyor, kalkıyor, koşuyor
Süngüler parlıyor,
Eziyor, vuruyor;
Mehmetçik yeni Türkiye'yi yoğuruyor.
Bir sürünün dağılışı.
Boğulan bir boğazın kısık nefesi...

Bir el, Akdeniz'i gösteriyor.
Bir el ki, bütün cihana bedel.
Uçuyor atlar, köpüklü kanatlar.
Kaçıyor gölgeler,
Eriyor mesafeler...
Dokuz Eylül, İzmir,
Sanki bir gelincik tarlası,
İki sevgilinin kavuşması,
Gözler yaşlı, denizler sapsarı,
Sevinç içinde çırpınıyor, Akdeniz'in dalgaları.

Server Ziya

Akdeniz Kıyılarında

Yaslı gittim, şen geldim,
Aç koynunu ben geldim,
Bana bir yudum su ver,
Çok uzak yoldan geldim.

Korkma, açıl! Şen yurdum,
Dağlara ordu kurdum;
Açık denizlerine,
Süngümle kilit vurdum.

Rüzgârlardan atım var,
Şimşekten kanadım var,
Göğsümde al yapılı,
Gazilik beratım var.

Rüzgâr bana at oldu,
Şimşekler kanat oldu,
Eğilin gökler dedim,
Bulutlar kat kat oldu.

Irmaklar gibi taştım,
Yalçın kayalar aştım,
Hakk'a şükürler olsun,
Geldim sana ulaştım.

Varsın, yansın ocağım,
Kurtuldu al sancağım,
Bayrağımın altında,
Ben hür yaşayacağım.

Deniz, deniz, Akdeniz!
Suları berrak deniz,
Karşıda yâr ağlıyor,
Gideyim, bırak deniz!

Açıldı Kale yolu,
Göründü Gelibolu,
Bırak beni gideyim,
Orası yârla dolu.

Yürü ey şanlı Gazi!
Kılıcı kanlı Gazi!
Meriç seni bekliyor,
Büyük ünvanlı Gazi!

Samih Rifat



Bayrak

Rengini kanımdan alan bayrağım
Atamdan yadig
âr kalan bayrağım
Gözüme, gönlüme dolan bayrağım
Selam sana halden, maziden selam

Ne güzel bayram bu, ne büyük seyran
O güzel rengine hayranım hayran
Yoluna bir değil, bin canım kurban

Ey mavi göklerin süsü, gururu
Ey cennet yurdumun sönmeyen nuru
Uçarken Türklüğün kalbine doğru
Al, götür gönlümü o kutlu yere
Çatma gül çehreni ne olur bu kutlu ere.

Kadir kıymetini bilmedim mi ben?
Senin için ağlayıp gülmedim mi ben?
"Öl," dedin de sanki ölmedim mi ben?

Sevgimi, aşkımı anla bayrağım
Dalgalan şerefle şanla bayrağım
Nazlı bakışından ilham alarak
Sana şiir yazdım ey güzel bayrak
Yüreğim ne biçim çarpıyor bir bak

Vurgunum ezelden ay yıldızına
Altında toplanan oğul kızına.

(?)



Paylaşın!

Bookmark and Share

1 yorum:

EditorŞey dedi ki...

Kutlu olsun Zafer Bayramımız!

Yüz kişisinden yirmisi işsiz olan bir ülke, kazandığı 'kurtuluş savaşı'nın %20'sini 'yitirmiş' demektir... :)

İyi bir derleme... Kolay gelsin.

Related Posts with Thumbnails