Okumalarım 1

Sevgili günlük, bugün, biraz sohbet edelim istiyorum...

Yazmayı ve okumayı, bir "Karşılaşma" sayan sevgili romancımız Adalet Ağaoğlu da konuğumuz olsun, o da dinlesin bizi. Ne dersin günlük?

Benim hobilerim arasında, ilk sırada, "kitap okuma" var. Binden fazla kitabım var çeşitli dallarda. Her yıl, hatta her ay kitap alıyorum. Bir hobim de kitap almak desem, yalan olmaz. Her gün, az çok, mutlaka okurum. Az çok derken, bu bilgisayar başında geçirdiğim zamanla orantılı.

Bak! Çeviriverdi başını bu yana! Nasıl da ilgiyle bakıyor ve kulak veriyor söyleşimize sayın Ağaoğlu? Farkında mısın günlük? Bir şey söyleyecek galiba konuğumuz...

- Evet, bir "Karşılaşma"dır okuma. "Karşı olma"dır. "Karşı durma"dır. "Kaçma"dır, "buluşma"dır; "kucaklaşma"dır, "öte kıyıya geçme"dir okuma...
- Teşekkür ederiz efendim... Çay? Kahve?

- Kahve, lütfen! Bakın, yüzlerce kitap alıyor okuyorsunuz; sonra da, okumayı bir "hobi" sayıyorsunuz. Niçin?

- Kalemime öyle geldi. Yoksa...

- Anlıyorum. Bilir misiniz, yaşantıların çoğu kalemden doğar. Benim yaşam karelerimin birçoğu, romanlarımdan alınma karelerdir. Yaşadıklarımı yazmadım ben. Yazdıklarımı yaşadım çoğu kez...

- Çok ilginç!

- Evet, ilginç. Başka ilginçliklerim de var benim. Minarelere bayılırım, söz gelimi.
- Ben de severim minareleri... Camileri. Kutsal mekânları, kim sevmez ki!

- Çeşit çeşit mahallelerde yaşadım. Eski bir Ankara evinde de oturdum, Ankara'nın ilk gökdelen konutunda da. Boğaz'ın ortancalarla süslü bir bahçe katının bile tadına baktım.
Ne var ki, hep, o ince, uzun minarelere benzer bir evin özlemiyle yaşadım. Hiç kimsenin ufkunu kesmez, çevresindeki hiçbir yapının güneşini kapamaz minareler...
Bana bir kent kur deseler, mimarlarıma bütünüyle ince, uzun yapılar çizdirirdim.

- Bu da çok ilginç!

- İyi günler, iyi yazmalar, iyi okumalar diliyorum ben size. Ve günlüğünüzde de başarılar!

- Teşekkürler efendim. Zaman zaman konuğum olursunuz günlüğüme umarım.
- Elbette hanımefendi. Hoşça kalın!


Görüyor musun sevgili günlük beni, nasıl bir heyecan içindeyim?
...
Kitaplığımın büyük bölümü çalışma odamda... Bir bölümü de, salonda bulunuyor. Bilgisayardan başımı kaldırdığım zaman, kitaplarımı görüyorum. Onlara, sevgi ve gururla bakıyorum. Çünkü, çevremde okuma alışkanlığı olmayan, kitaplarla arkadaş olamayan öyle çok insan var ki. Benim kitap sevgim ve okuma alışkanlığım çocukluğumdan geliyor. Mesleğimden dolayı da kitaplarla iç içe oldum.

Kitaplarımın çoğu, edebi romanlar. Klasik dünya ve Türk romanları. Aksiyon romanları, polisiye, hikâye kitapları; araştırma, deneme, anı, şiir kitapları ve tarihi kitaplar. Bir de, çocuk kitapları...

Ben çok beğendiğim bir kitabı, yıllar sonra aynı ilgiyle ve severek okuyabiliyorum. Yani kitaplığımda, ikinci, hatta üçüncü defa okuduğum kitaplar var. Gençliğimde okuduğum bir kitabı, yakın zamanda tekrar okursam, aradaki anlama ve yorumlama farkını da görebiliyorum.


Şu sıralar okumaya başladığım üç kitap var. İlki, 2006'da yılında aldığım, Abdülhak Şinasi Hisar'ın Boğaziçi Mehtapları (anı) kitabı; ikincisi, Adalet Ağaoğlu'nun Karşılaşmalar (deneme) kitabı. 2010 Şubat'ında satın alıp, şu sıra elime aldığım üçüncü kitabımsa, Jean-Philippe Ravoux'nun Varoluşun Anlamı (felsefi inceleme) kitabı...

Bugünlerde, felsefeye merak sardım biraz...
Varoluşun Anlamı'nı okuyorum; yazarı Jean-Philippe Ravoux. Kitapta, Saint-Exupery'nin çocuklar için yazdığı, ancak yetişkinler için olduğu da ileri sürülen Küçük Prens adlı eseri irdeleniyor. İrdelemenin ana başlığıysa: Küçük Prens, "Nasıl 20. Yüzyılın En Büyük Metafizik Öğretisi Haline Geldi?" sorusu...

Felsefeci yazar Ravoux'nun, Küçük Prens'i, Platon ve Descartes'ın eserleriyle karşılaştırarak incelediği Varoluşun Anlamı adlı kitabın tanıtımında, derin ve ışıklı bir kitap olduğu ve aynı zamanda yeni bir "hayat felsefesi" oluşturduğu vurgulanıyor.


Küçük Prens, çocukluğumda severek okuduğum, öğretmenlikle geçen meslek hayatımda da, öğrencilerime tavsiye ettiğim, hatta sınıfta öğrencilerimle birlikte okuduğumuz bir kitaptır. Kitapta yer alan öykünün kahramanları arasında bir çocuk, bir pilot, gül, tilki, koyun ve yılan bulunuyor. Bence de, çocuk edebiyatı alanında, bir başyapıttır Küçük Prens...

Şimdi, elimdeki öbür kitaplara ara verip, tekrar Küçük Prens kitabımı okumak istiyorum. Bu okuma sonrası, kitap üzerine yazılanları daha iyi anlayıp, tahlil edebileceğimi umuyorum.

Hoşça kal, sevgili günlük... Öbür kitaplarla ilgili değerlendirmelerimi de, başka zaman yazarım.

Paylaşın!

Bookmark and Share

0 yorum:

Related Posts with Thumbnails