Bugün yazımı duygusal şiirlere ayırmak istiyorum..
Şiirlerde duygu deyince doğal olarak aklımıza aşk ve sevgi gelir. Şairler, bu temayı işleyerek en güzel şiirlerini yazmışlardır.
Yaşam boyu aşk, insanlar için bir gereksinim, bir duygular yumağı, güzellikler bütünü, acılardan bir demet; kısacası yaşamın tadı, tuzu, biberidir. Aşk dokunmak, yanmak, yok olmak ve acı çekmektir. Bence vücudumuzun tüm hücrelerini canlı tutan, ruhumuzun genç kalmasını sağlayan duygu seli... İşte size aşkın güzelliklerini sunan şiirler ve dizeler...
"Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar."(Cezmi Ersöz)
Aşk acısı çekmeyeniniz var mı? Var derseniz, o "yürekler sızlatan acı"nın tadından mahrum kalmışsınız demektir. İnsan aşık oldumu bir kez, dünya bu aşk üzerine kurulur. Gecen gündüzün ve tüm düşüncelerin ona aittir. İşte uykusuz geceleri anlatan dizeler:
"Yine aklımda sen
Halden anlamasa da satırlar
Seni yazıyorum yine
Doğmaya üşenen güneşin hasretiyle"(I. Selvi)
Şair soruyor sevdiğine:
"Ben seni sevdim mi? Sevdim kime ne?
Tuttum ta içime oturttum seni
Aldım okşadım saçlarını öptüm
İçtim yudum yudum güzelliğini
...
Ben seni sevdim mi? Sevdim öyle ya
Bir çizgiye vardım seninle beraber
Ve bir gün orada yitirdim seni
Ben seni sevdim mi? Sevdim, ya sen beni?(Ümit Yaşar Oğuzcan)
Almak istediği yanıt ne kadar belli değil mi? Sadece bir kelime... Mutluluk ve mutsuzluk, sevinç ve acı buna bağlı...
"Bir kuş uçar yüreğime
Sevdalardan apansız
Kanadında gözlerinin ılıklığı olsun
Ve yüreğinde, yüreğinin sesi.(Ümit Yaşar Oğuzcan)
"Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm.
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz alır beni.
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları."(İlhan Berk)
"Özlemimin biri bitti, bir başkası başladı
Sana olanın değişmedi ne rengi, ne tadı
Bir ışık zinciriydi bizi böyle bağlayan"(Nebiye Akbıyık)
"Sular yandı özleminden
Alabalık güldü, ağladı
Ayak izini sildi dalgalar
Ben... Silemedim...
Birşeyler kalmıyor geceye günden
Yarınlara...
Dünden bir köprü kurmak istiyorum.
Seni bilsinler, bilsinler istiyorum
Ve nasıl sevdiğimi...
Ayak izlerini sildi sular
Alabalık biliyor
Ben... Silemedim...(Suna Tanaltay)
"Yanımda olabilseydin bu gece
Yıldızları toplardık seninle
Işığı kirpiklerine düşerdi sevdanın(...)
"Beklemek seni,
Uçsuz, bucaksız, umutsuz
Bir yitik zaman diliminde beklemek.
Gün görmemiş tomurcuk üstüne yeminim
Gül kızıllığında kanar yüreğim
Ölümüm geçer aklımdan
Hayalin durur gözlerime
Ve ben yine donakalırım.
Sevdan üstüne
Sevdan üstüne yeminim var
Bana hayat sunan sevdan."(M. Fatih Öztemir)
İşte özlem ve hasret kokan dizeler...
Her şairin dilinden, ayrı güzellikte akmış. Sevgiliye hasret kalmak, onu özlemek aşkın yakıcı yüzü... Hüznün ta kendisi... Çeken bilir ayrılığın hasretini diyelim ve yine şiirlerimize geçelim:
"Unutamadığım
Açardın yalnızlığımda
Mavi ve yeşil
Açardın
Tavşan kanı, kınalı-berrak
Yenerdim acıları, kahpelikleri...
...
İçmek,
Gözlerinde içmek ay ışığını.
Varmak,
Gözlerinde varmak can tılsımına
Gözlerin hani?(Ahmet Arif)
Ne zaman gözlerin gözlerime değse
Samanyolundan bir yıldız düşer"
(Ümit Yaşar Oğuzcan)
Ya bitmiş bir aşkın yıllar sonra anımsanması. İnsanı aynı günlere, aynı güzelliklere geri götürmez mi?İşte bakın:
"Farz et ki, geri gelmiş o gamsız devir
Delicesine sevdiğin, senin olmuş
Bir bahar sabahı sahilde seninledir
Yanan alnını alnına dayamışsın
O incecik elleri ellerindedir
...
Farz et ki, buldun kış içinde baharı
Rüzgâr yine ılık ılık esmektedir
Aynı şehirde, aynı deniz kenarı
Köpükler, dalgalar ve sonsuz mavilik
Tekrar yaşıyorsun hatıraları
...
Farz et ki, doğup büyüdüğün yerdesin
Caddeler aşina insanlar tanıdık
Aksi kulağında sevdiğin sesin
O dudakların tadı dudaklarında
Velhasıl yine o eski günlerdesin
Farz etme yeter yaşadığın bugündür
Ne sevdiğin yanında ne o yerdesin
Çekil garip odana ışığı söndür
Söyle: 'Nerdesin, ey sevgili nerdesin?'
Söyle, o türkü senin eski türkündür."
(Ümit Yaşar Oğuzcan)
Şimdi şu dizelere bakalım. Kişinin pişmanlıkla, sevdiğinden özür dilemesini daha güzel nasıl anlatılabilirdi:
"Yüzüm yukarılardan eğilmiş
Gözlerin gözlerime bakıyor
Kalbim ayaklarına değmiş
Ey kalbimin sevdiği
Af diliyorum"(Fırat Akın)
Ayrılık ayrılık ne yaman şeydir ayrılık.. Aşkın acısı bu sözcüklerde gizli. Derler ki: Allah kimseyi sevdiklerinden ayırmasın..
"Elveda demiyeceğim sana
Ve biliyorsun bakmayacağım bile
Yalnızca gülümseyeceğim
Yüreğini giderken bile bende bıraktığını
Biliyoruz ikimizde
...
" Hani o bırakıp giderken seni
Yüzüne bu türlü bakmayacaktın
Alnına koyarken veda buseni
Hani ey gözyaşım akmayacaktın
(...)
Eğer sevdiğine kavuşmak istiyorsa bir insan, özlemlerin en büyüğü ile seslenir ona...Biraz da onu yönlendirerek...
"Bu kadar yürekten çağırma beni
Bir gece ansızın gelebilirim
Beni bekliyorsan, uyumamışsan
Sevinçten kapında ölebilirim
Belki de hayata yeni başlarım
İçimde küllenen kor alevlenir
Bakarsın hiç gitmem kölen olurum
Belki de seversin beni kimbilir
Kal dersen, dağlarca severim seni
Bir deniz olurum ayaklarında
Aşk bu özleyiş bu, hiç belli olmaz
Kalbim duruverir dudaklarında.
Ya da unuturum kim olduğumu
Hatırlamam belki adımı bile
Belki de çıldırır, deli olurum
Sana kavuşmanın heyacanıyla
Aşk bu, bilinir mi nereye varır
Ne durdurur özlem ile seveni
Bakarsın ansızın gelebilirim
Bu kadar yürekten çağırma beni.(Ümit Yaşar Oğuzcan)
Sıra şairlerin "bir aşkın bitişini" anlatan şiirlerine geldi. Kesin ve cesur söylemli dizeler:
"Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk ve cebimde bir rovelver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider(Ataol Behramoğlu)
"Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar."(Cezmi Ersöz)
Aşk acısı çekmeyeniniz var mı? Var derseniz, o "yürekler sızlatan acı"nın tadından mahrum kalmışsınız demektir. İnsan aşık oldumu bir kez, dünya bu aşk üzerine kurulur. Gecen gündüzün ve tüm düşüncelerin ona aittir. İşte uykusuz geceleri anlatan dizeler:
"Yine aklımda sen
Halden anlamasa da satırlar
Seni yazıyorum yine
Doğmaya üşenen güneşin hasretiyle"(I. Selvi)
Şair soruyor sevdiğine:
"Ben seni sevdim mi? Sevdim kime ne?
Tuttum ta içime oturttum seni
Aldım okşadım saçlarını öptüm
İçtim yudum yudum güzelliğini
...
Ben seni sevdim mi? Sevdim öyle ya
Bir çizgiye vardım seninle beraber
Ve bir gün orada yitirdim seni
Ben seni sevdim mi? Sevdim, ya sen beni?(Ümit Yaşar Oğuzcan)
Almak istediği yanıt ne kadar belli değil mi? Sadece bir kelime... Mutluluk ve mutsuzluk, sevinç ve acı buna bağlı...
"Bir kuş uçar yüreğime
Sevdalardan apansız
Kanadında gözlerinin ılıklığı olsun
Ve yüreğinde, yüreğinin sesi.(Ümit Yaşar Oğuzcan)
"Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm.
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz alır beni.
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları."(İlhan Berk)
"Özlemimin biri bitti, bir başkası başladı
Sana olanın değişmedi ne rengi, ne tadı
Bir ışık zinciriydi bizi böyle bağlayan"(Nebiye Akbıyık)
"Sular yandı özleminden
Alabalık güldü, ağladı
Ayak izini sildi dalgalar
Ben... Silemedim...
Birşeyler kalmıyor geceye günden
Yarınlara...
Dünden bir köprü kurmak istiyorum.
Seni bilsinler, bilsinler istiyorum
Ve nasıl sevdiğimi...
Ayak izlerini sildi sular
Alabalık biliyor
Ben... Silemedim...(Suna Tanaltay)
"Yanımda olabilseydin bu gece
Yıldızları toplardık seninle
Işığı kirpiklerine düşerdi sevdanın(...)
"Beklemek seni,
Uçsuz, bucaksız, umutsuz
Bir yitik zaman diliminde beklemek.
Gün görmemiş tomurcuk üstüne yeminim
Gül kızıllığında kanar yüreğim
Ölümüm geçer aklımdan
Hayalin durur gözlerime
Ve ben yine donakalırım.
Sevdan üstüne
Sevdan üstüne yeminim var
Bana hayat sunan sevdan."(M. Fatih Öztemir)
İşte özlem ve hasret kokan dizeler...
Her şairin dilinden, ayrı güzellikte akmış. Sevgiliye hasret kalmak, onu özlemek aşkın yakıcı yüzü... Hüznün ta kendisi... Çeken bilir ayrılığın hasretini diyelim ve yine şiirlerimize geçelim:
"Unutamadığım
Açardın yalnızlığımda
Mavi ve yeşil
Açardın
Tavşan kanı, kınalı-berrak
Yenerdim acıları, kahpelikleri...
...
İçmek,
Gözlerinde içmek ay ışığını.
Varmak,
Gözlerinde varmak can tılsımına
Gözlerin hani?(Ahmet Arif)
Aşkın gücünü, güzelliğini ve sevilene verilen değeri, şairler şiirlerinde ne güzel vurgulamışlar. Herbirinde ayrı güzellik, ayrı duygusallık...
beni sevmek
en çok
sana yakışır
sırtlan sessizliğinde sokulur
sevgilere
korkular
yüreğini dört aç sevdam
gönlümün tan vaktidir
gözlerimdeki yangın
üç sesli bir kuş konar
kipiklerine
gizli sevdaları diler
yeraltı sularına benzeyen aşkın
soluğun
soluğumda baharlar
soluğun
toroslar'dan esen poyraz gibidir
dağlı çiçekleri taşır
içime
seni sevmek
en çok
bana yakışır
yüreğini dört aç sevdam(Bilal Kayabay)
"Ne zaman tutsam ellerini
Gözlerimin önünde mevsimler geçerbeni sevmek
en çok
sana yakışır
sırtlan sessizliğinde sokulur
sevgilere
korkular
yüreğini dört aç sevdam
gönlümün tan vaktidir
gözlerimdeki yangın
üç sesli bir kuş konar
kipiklerine
gizli sevdaları diler
yeraltı sularına benzeyen aşkın
soluğun
soluğumda baharlar
soluğun
toroslar'dan esen poyraz gibidir
dağlı çiçekleri taşır
içime
seni sevmek
en çok
bana yakışır
yüreğini dört aç sevdam(Bilal Kayabay)
"Ne zaman tutsam ellerini
Ne zaman gözlerin gözlerime değse
Samanyolundan bir yıldız düşer"
(Ümit Yaşar Oğuzcan)
Ya bitmiş bir aşkın yıllar sonra anımsanması. İnsanı aynı günlere, aynı güzelliklere geri götürmez mi?İşte bakın:
"Farz et ki, geri gelmiş o gamsız devir
Delicesine sevdiğin, senin olmuş
Bir bahar sabahı sahilde seninledir
Yanan alnını alnına dayamışsın
O incecik elleri ellerindedir
...
Farz et ki, buldun kış içinde baharı
Rüzgâr yine ılık ılık esmektedir
Aynı şehirde, aynı deniz kenarı
Köpükler, dalgalar ve sonsuz mavilik
Tekrar yaşıyorsun hatıraları
...
Farz et ki, doğup büyüdüğün yerdesin
Caddeler aşina insanlar tanıdık
Aksi kulağında sevdiğin sesin
O dudakların tadı dudaklarında
Velhasıl yine o eski günlerdesin
Farz etme yeter yaşadığın bugündür
Ne sevdiğin yanında ne o yerdesin
Çekil garip odana ışığı söndür
Söyle: 'Nerdesin, ey sevgili nerdesin?'
Söyle, o türkü senin eski türkündür."
(Ümit Yaşar Oğuzcan)
Şimdi şu dizelere bakalım. Kişinin pişmanlıkla, sevdiğinden özür dilemesini daha güzel nasıl anlatılabilirdi:
"Yüzüm yukarılardan eğilmiş
Gözlerin gözlerime bakıyor
Kalbim ayaklarına değmiş
Ey kalbimin sevdiği
Af diliyorum"(Fırat Akın)
Ayrılık ayrılık ne yaman şeydir ayrılık.. Aşkın acısı bu sözcüklerde gizli. Derler ki: Allah kimseyi sevdiklerinden ayırmasın..
"Elveda demiyeceğim sana
Ve biliyorsun bakmayacağım bile
Yalnızca gülümseyeceğim
Yüreğini giderken bile bende bıraktığını
Biliyoruz ikimizde
...
" Hani o bırakıp giderken seni
Yüzüne bu türlü bakmayacaktın
Alnına koyarken veda buseni
Hani ey gözyaşım akmayacaktın
(...)
Eğer sevdiğine kavuşmak istiyorsa bir insan, özlemlerin en büyüğü ile seslenir ona...Biraz da onu yönlendirerek...
"Bu kadar yürekten çağırma beni
Bir gece ansızın gelebilirim
Beni bekliyorsan, uyumamışsan
Sevinçten kapında ölebilirim
Belki de hayata yeni başlarım
İçimde küllenen kor alevlenir
Bakarsın hiç gitmem kölen olurum
Belki de seversin beni kimbilir
Kal dersen, dağlarca severim seni
Bir deniz olurum ayaklarında
Aşk bu özleyiş bu, hiç belli olmaz
Kalbim duruverir dudaklarında.
Ya da unuturum kim olduğumu
Hatırlamam belki adımı bile
Belki de çıldırır, deli olurum
Sana kavuşmanın heyacanıyla
Aşk bu, bilinir mi nereye varır
Ne durdurur özlem ile seveni
Bakarsın ansızın gelebilirim
Bu kadar yürekten çağırma beni.(Ümit Yaşar Oğuzcan)
Sıra şairlerin "bir aşkın bitişini" anlatan şiirlerine geldi. Kesin ve cesur söylemli dizeler:
"Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk ve cebimde bir rovelver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider(Ataol Behramoğlu)
İ ş t e . . . S ö z ü n . . . B i t t i ğ i. . . Y e r. . .
...Yorumlayın-Paylaşın...